Sağır Kurbağa 19 Eylül 2025, 06:50
Hikâyeyi bilirsiniz. Kaynar suya atılan kurbağa refleksle sıçrar, kurtulur. Ama su yavaş yavaş ısınırsa, kurbağa ne olduğunu anlayamaz. Ta ki ölümüne kadar.Şimdi bu masala bir parantez açalım. Ya kurbağa sağırsa?
Modern çağın gürültüsünde sesler boğulmaz; anlamlar boğulur. Çünkü çok ses, çok hakikat demek değildir. Hatta hakikatin önüne dikilmiş dev bir duvardır bazen ses. Duvar konuşur ama anlamaz; bağırır ama duymaz. İşte bu yüzden, bizim hikâyemizdeki kurbağa sadece sağır değil, aynı zamanda uygar. Evet, uygar. Diploma sahibi. Kütüphanesi var. Spotify listesi Bach’tan Pink Floyd’a uzanıyor. Netflix’te favori kategorisi “İskandinav psikolojik dramaları.” İnsan haklarına duyarlı, çevreci. Ama sağır.
Öyle bir sağırlık ki bu, kulakta değil. Kalpte. Vicdanda. Kendini o kadar çok duymuş ki, başkasını duyamaz hale gelmiş. Başkası derken, ille de öteki değil — evladını, annesini, eşini... kendinden ötekileştirdiği herkes. Onlar da fısıldıyor hâlâ, su ısınırken. Ama sağır kurbağa onları duymaz. Çünkü içsel gürültüsü, dışsal anlamı bastırmıştır.
Ben bu kurbağayı tanıyorum.
Siz de tanıyorsunuz.
Sabah uyanır uyanmaz telefonuna bakan, kahvesini makineye bırakan, trafikte podcast dinleyen, ofiste toplantıdan toplantıya koşan, akşam yorgunlukla televizyon karşısında uyuyakalan insan. Kimseye zararı olmayan, ama bir o kadar da kimseye hayrı dokunmayan, steril, izole, algoritmalarla şekillenmiş bir “iyi insan.”
O kadar iyi ki, artık bir kötülüğe karşı çıkma ihtiyacı hissetmiyor. Çünkü kötülük ona uzak. Görmüyor. Duyamıyor. Belki görmek istemiyor.
Bir zamanlar Doğu, kalbin duyuşuna Batı’dan daha yakındı. Mevlana’nın, Yunus’un, Hallac-ı Mansur’un sesi, kulaktan çok kalbe hitap ederdi. Bir ses değil, bir titreşimdi adeta. Ama şimdi Mevlana da TEDx konuşmalarına malzeme, Yunus ise motivasyon cümlelerine hapsedilmiş durumda. Anlam kaybının sağırlaştırdığı bir çağ bu.
“Suyun sıcaklığı kaç derece oldu?” diye soran kimse kalmadı.
Ve ben bazen düşünüyorum: Ya bu kurbağa suyun ısındığını biliyor ama sesini çıkaramıyorsa? Sağır değil, suskun. Çünkü konuşsa da kimse duymayacak. Konuşsa da algoritma susturacak, sansürlemese bile görünmez kılacak. O zaman susmak, duyulamamaktan daha mı onurlu? Belki.
Ama sessizliğe teslim olan her zihin, sağır bir başka zihnin çorbasında kaynıyor olabilir.
Kurbağa hâlâ orada. Su hâlâ ısınıyor. Ve o hâlâ "iyiyim" diyor.
Sen de iyisin değil mi?
İyi olmana sevindim.
Ama ya birazdan 100°C?
HACER ELBEY - EĞİTİM YÖNETİCİSİ
DIĞER HABERLER
-
Tesettür Aksesuar mıdır?
05 Aralık 2025, 07:27 -
Eğitimin Stratejik Gücü: Özel Okullar
05 Aralık 2025, 07:15 -
Baba biliyor musun benim öğretmenim tam bir …..!
05 Aralık 2025, 06:58 -
YILBAŞI ve NOELe DAİR
04 Aralık 2025, 07:43 -
Diyaloğun Gizli Notası: Papa XIV. Leo’ya Sunulan İlahi, Sert Güç ve Manevi Güç Arasında Yeni Bir Stratejik Denge Arayışı
04 Aralık 2025, 07:40 -
Ara Tatiller Neden Devam Etmeli?
04 Aralık 2025, 07:39 -
ÖZEL ÖĞRETİM KURUMLARININ BURSLULUK SINAVLARINDA DİKKAT ETMESİ GEREKEN HUSUSLAR
01 Aralık 2025, 22:22 -
YÖNETİM KURULU TOPLANTISI KARAMAN'DA GERÇEKLEŞTİ
01 Aralık 2025, 21:37 -
KARAMAN BÖLGE ÖZEL OKULLAR BULUŞMASI
01 Aralık 2025, 21:35 -
KONYA ÖZEL OKULLAR TOPLANTISINA KATILIM
01 Aralık 2025, 21:26

