İyi Öğretmen, Eleştiriden Korkmaz 20 Temmuz 2025, 07:12
Zaman zaman okul yöneticisi dostlarımla sohbet ederken benzer serzenişleri duyuyorum: “Hep yöneticileri, okulları, ebeveynleri ve sistemleri eleştiriyorsun hocam; hiç öğretmenlere laf etmiyorsun. Oysa öğretmenler de sütten çıkmış ak kaşık değiller.”
Doğrusu bu eleştiriler bana haklı geliyor. Eğitim sistemi bir bütündür. Yöneticinin de, öğretmenin de, velinin de sorumluluğu ve hataları vardır. Eğitimi sadece idareciler üzerinden tartışmak sığ bir bakış açısı olur. Bu nedenle bu kez rotamı öğretmenlere çevirmek istedim.
Herkesin Bildiği Ama Pek Söylemediği Şeyler
Okullarda öğretmenlere yönelik en sık dile getirilen şikâyetleri alt alta yazdığınızda aslında tablo çok net:
➡ Derse hazırlıksız girmek, dersi verimsiz geçirmek.
➡ Derse zamanında girip çıkmamak.
➡ Evrak ve dokümanları zamanında teslim etmemek.
➡ Kurumun belirlediği kurallara (nöbet, önlük, kıyafet vb.) uymamak.
➡ Gerekli, gereksiz izin kullanmak ve sık sık rapor almak.
➡ Öğrenci ve veli ile iletişim hataları yapmak.
➡ Ödev kontrolünü aksatmak, öğrenci takibini ihmal etmek.
➡ Mesleki gelişime ilgisiz kalmak, yenilikleri takip etmemek.
➡ Sınıfın düzenine, tertibine, temizliğine dikkat etmemek.
➡ Kılık kıyafette özensiz davranmak, mesleki vakara uygun giyinmemek.
➡ Dış görünüşüne ve kişisel bakımına gereken özeni göstermemek.
➡ Derslerde ve nöbetlerde gereksiz telefon kullanmak.
➡ Sürekli karamsar, olumsuz ve eleştirel bir dil kullanmak.
➡ Özel bilgileri paylaşarak etik sınırları aşmak.
➡ Gruplaşmalarla kurum kültürünü zedelemek.
➡ Sınıf ortamını düzenli ve eğitim için elverişli tutmamak.
➡ Teknoloji ve pedagojideki güncel gelişmeleri takip etmemek, yeniliklere kapalı kalmak.
Bu maddeler birçok okul yöneticisinin dile getirdiği, öğretmen odalarında da zaman zaman mırıldanarak konuşulan konular. Ama öğretmen eleştirisi dile gelince genelde savunmalar başlar: “Biz zaten zor şartlarda çalışıyoruz. Yöneticiler kendilerine baksın.”
Bu savunma refleksi anlaşılır ama bir yere kadar. Çünkü her meslekte olduğu gibi öğretmenlikte de öz eleştiri, gelişimin en temel basamağıdır.
Görünmeyen Sorunlar: Derinlikteki Çatlaklar
Sadece sahadaki şikâyetler değil, araştırmalar da bize öğretmenlik mesleğinde bazı derin sorunlara işaret ediyor.
Örneğin öğretmenlerin çoğu eğitim araştırmalarını olumlu buluyor ama bunları sınıfa taşımakta ve uygulamakta zorlanıyor. Akademik dile uzaklık, teknoloji eksikliği, yönetsel destek eksikliği gibi nedenlerle bilgi pratikle buluşamıyor.
Bir başka problem ise mesleğe yeni başlayan öğretmenlerde görülüyor. Sınıf yönetimi, veli iletişimi, öğrenciyi yönlendirme gibi temel becerilerde ciddi zorluklar yaşanıyor. Ne yazık ki üniversitelerde verilen eğitim, gerçek okul hayatının zorluklarına pek hazırlamıyor. Bu açığı kapatacak rehberlik ve mentorluk sistemleri ise çoğu okulda ya yok ya da göstermelik.
Bir diğer mesele ise öğretmenlerin eğitim araştırmalarına olan güven eksikliği. Çoğu zaman akademik çalışmalar küçük örneklemlere, zayıf verilere ve teorik modellere dayanıyor. Öğretmen “bunlar bizim sahaya uymaz” diyerek bu bilgilere sırtını dönüyor. Böylece yeniliğe kapanan, kendi yöntemlerine saplanan bir öğretmen profili ortaya çıkıyor.
Eleştiri Niyetimiz Nedir?
Öğretmenleri eleştirmek, onları zan altında bırakmak ya da mesleği değersizleştirmek için değildir. Tam tersine, öğretmenliğin kutsiyetine yakışır bir sorumlulukla eksiklerimizi fark etmek ve gelişime açık olmak içindir. Çünkü iyi bir öğretmen sadece sınıfta ders anlatan değil; davranışıyla, sözüyle, duruşuyla örnek olandır.
Öğrencisine özensiz davranan, kendini geliştirmeyen, mesleğin vakarını taşımayan bir öğretmen; hem kendi emeğini hem mesleğin itibarını tüketir.
Evet, öğretmenlik artık zor bir meslek. Evet, öğretmen birçok baskıya, yüklenmeye, saygısızlığa maruz kalıyor. Ama hiçbir mazeret, özensizliği, laubaliliği, sorumsuzluğu haklı çıkarmaz.
İyi yapan var mı? Var. Çok iyi yapan da var. Pırıl pırıl genç öğretmenler, tecrübeli ve vakur meslektaşlar hepimiz için ilham kaynağı. Mesele; iyiyi konuşup, yanlışı düzeltmektir.
Peki Ne Yapmalı?
Hizmet içi eğitim sayısını değil, niteliğini artırmalıyız.
Yeni başlayan öğretmenleri yalnız bırakmamalı, onlara destek olacak rehberlik sistemleri oluşturmalıyız.
İyi örnekleri görünür kılmalı, kurum kültüründe pozitif bir hava estirmeliyiz.
Eleştiriyi suçlama değil, gelişim odağıyla yapmalıyız.
Öğretmenlerin araştırma okuryazarlığını güçlendirmeliyiz ki yeniliklere kapılarını açabilsinler.
Çünkü unutulmamalıdır ki; kendini geliştirmeyen öğretmen, öğrencisinin geleceğini küçültür.
ADEM KEVEN - EĞİTİM YÖNETİCİSİ & YAZAR
DIĞER HABERLER
-
Tesettür Aksesuar mıdır?
05 Aralık 2025, 07:27 -
Eğitimin Stratejik Gücü: Özel Okullar
05 Aralık 2025, 07:15 -
Baba biliyor musun benim öğretmenim tam bir …..!
05 Aralık 2025, 06:58 -
YILBAŞI ve NOELe DAİR
04 Aralık 2025, 07:43 -
Diyaloğun Gizli Notası: Papa XIV. Leo’ya Sunulan İlahi, Sert Güç ve Manevi Güç Arasında Yeni Bir Stratejik Denge Arayışı
04 Aralık 2025, 07:40 -
Ara Tatiller Neden Devam Etmeli?
04 Aralık 2025, 07:39 -
ÖZEL ÖĞRETİM KURUMLARININ BURSLULUK SINAVLARINDA DİKKAT ETMESİ GEREKEN HUSUSLAR
01 Aralık 2025, 22:22 -
YÖNETİM KURULU TOPLANTISI KARAMAN'DA GERÇEKLEŞTİ
01 Aralık 2025, 21:37 -
KARAMAN BÖLGE ÖZEL OKULLAR BULUŞMASI
01 Aralık 2025, 21:35 -
KONYA ÖZEL OKULLAR TOPLANTISINA KATILIM
01 Aralık 2025, 21:26

