Haşlanmış Kurbağa 06 Temmuz 2025, 14:36

Tabiatta hareket kabiliyetine sahip hemen hemen tüm canlıların kendi hayatlarına yönelik tehditleri algılayan iç mekanizmaları vardır. Bunlar içinde bulundukları tabii ortamda meydana gelen ani değişikliklere refleks gösterecek şekilde programlanmıştır. Mesela bir kurbağayı normalden daha sıcak bir suya koyduğunuzda kurbağa hemen dışarı zıplar can havliyle. Ama kurbağayı oda sıcaklığındaki bir suyun içine koyar ve ürkütmezseniz, suda öylece kıpırdamadan duracaktır. Bu arada suyun sıcaklığını da yavaş yavaş arttırdığınızda, çok ilginç bir gelişme gözlemlersiniz. Sıcaklık yükselirken kurbağada hiçbir hareket olmadığı gibi, sanki bulunduğu durumdan çok memnunmuş gibi keyifli görünmektedir kerata. Sıcaklık arttıkça gitgide mayışır, sersemler, ta ki içinde bulunduğu kaptan dışarı çıkacak hâli kalmaz. Oysa o anda onun dışarı çıkmasına engel olacak bir şey de yoktur. Neticede merhamet edip de kaptan dışarı çıkarmazsanız, garibimin haşlanacağı kesindir.
İnsanoğlunun sosyalleşme sürecini ele aldığımızda bu süreçte genel anlamıyla çocukluk ve yetişkinlik olmak üzere iki önemli evre olduğunu biliyoruz. Bu iki önemli evreden ilki olan çocukluk dönemi, bireyin kimlik oluşumunun başlangıcı olması nedeniyle son derece önemlidir. Tıpkı bir çekirdeğin belli bir coğrafi yapıda ve uygun toprakta meyve ağacı olmaya giden süreçte kök salması gibi. Bu çok önemli süreçte, önce ailenin ve yakın çevrenin, bilahare eğitim kurumlarının ihmal veya yetersizliği, toplumun sosyal bünyesinde onarılması ve geri dönülmesi imkânsız yaralar açılabilmektedir. Her ferdin, toplumun bünyesinin bir dokusu olduğunu göz önüne alalım. En önemsiz gibi görünen bir organdaki kanserli hücre, zamanla bütün bünyenin sağlığını tehdit eder. Bu durum da insanı ölüme kadar götürebilir.
Suç işleyenler sosyolojik açıdan incelendiğinde bunlarda şu durumun ortaya çıktığı görülmektedir: Suçlular; herhangi bir toplumsal zulümden, baskıdan dolayı değil, toplumu ayakta tutan inanç ve ahlâki değerlerden ya tamamen yoksunlar ya da çok zayıf bir aile yapısına sahipler.
Bu değerlerden mahrum yetişmiş ana - babanın çocuk ya da çocukları, aile dışı bir iyileştirme, pozitif bir müdahale olmadığı takdirde bu sarmal daha da kötüleşerek devam edecektir. Neticede cinsiyet değiştirmekten tutun da, din değiştirmeye kadar çok geniş bir yelpazede ortaya çıkacak olan toplumsal yozlaşma, bir anda inanılmaz boyutlara taşınacaktır.
Aile olarak, evladımızı seçici olmadan kendi hâline bırakmayalım. Aksi takdirde çizgi film, dizi ve eğlence programlarından tutun da, bizim ona okuduğumuz masallara bilinçli bir şekilde serpiştirilerek verilen telkinlerin zamanla ona, yaşadığı toplumla uyuşmayan bambaşka bir kimlik enjekte edeceği muhakkaktır.
Hatta o dönemde çocuk öyle korunmasızdır ki çevresinde bulunan insanların maruz kaldığı kültür emperyalizminin zararlarından bile payını almaktadır. Aynen sigara içmeyen birinin, sigara içen biriyle aynı odada olması gibi.
Uzun lafın kısası, su ısınmaya devam ediyor, kaynama noktasına gelmeden bu rehavetten kurtulmak gerek. Tabii, burada en büyük görev de aileye düşmektedir.
AZİM AKSOY – EĞİTİM YÖNETİCİSİ
DIĞER HABERLER
-
İslamiyette Yas / Matem Tutmak Yoktur
07 Temmuz 2025, 17:02 -
Necmeddin Erbakan Kimdir?
07 Temmuz 2025, 00:25 -
Halil İnalcık'ın Hayatı - Türk Dünyasının Enleri
07 Temmuz 2025, 00:21 -
Nurettin Topçu kimdir?
07 Temmuz 2025, 00:16 -
Haşlanmış Kurbağa
06 Temmuz 2025, 14:36 -
Nurettin Topçu'nun İdeal Okulu : Milli Mektep
06 Temmuz 2025, 02:18 -
Öğretmenler Çaresiz
06 Temmuz 2025, 00:22 -
Sarı Çizmeli Mehmet Ağa Bir Gün Öder Hesabı
05 Temmuz 2025, 17:02 -
Az Güzeldir.
05 Temmuz 2025, 07:28 -
LGS ve YKS Tercih Süreci: Hayatımızın Dönüm Noktası
04 Temmuz 2025, 15:49