Her yıl olduğu gibi bu yıl da kış aylarıyla birlikte özel okullar için kritik bir dönem başlıyor: Erken kayıt süreci. Bu süreç; sadece öğrenci kazanma değil, aynı zamanda itibar tazeleme, veli ile gönül bağı kurma ve kurumsal duruşu gösterme zamanıdır.

Bir eğitim yöneticisi, özel okullar derneği mensubu ve aynı zamanda iş dünyasının içinde yer alan biri olarak ifade etmek isterim ki, özel okulların bu döneme sadece “ticari bir dönem” gözüyle bakması; kısa vadeli kazançlara yol açsa da uzun vadede kurumsal zarara neden olabilir. Bu yüzden erken kayıt süreci, stratejik bir yönetim ve samimi bir iletişim gerektirir.

1. Fiyat Politikası: Şeffaflıkta Bereket Vardır

Veliler günümüzde artık yalnızca eğitim kalitesini değil; şeffaflığı, öngörülebilirliği ve tutarlılığı da önemsiyor. Fiyat artışları elbette kaçınılmaz olabilir; ancak bu artışların nedenleri doğru bir iletişimle anlatılmazsa, kamuoyunda güven kaybı yaşanır. Fiyatlar belirlenirken enflasyon, maliyetler, öğretmen maaşları gibi gerçek veriler paylaşılmalı; spekülasyonların önüne geçilmelidir. Ayrıca fiyatın yanında velilere sunulan hizmet paketleri netleştirilmelidir. “KDV dahil mi?”, “Servis ve yemek içinde mi?” gibi sorular muğlak bırakılmamalı.

2. Ölçüsüz Reklamdan Kaçının, Gerçek Vaatlerde Bulunun

Rekabetin yoğun olduğu bir dönemde her okul “en iyi” olduğunu iddia eder hale geldi. Ancak gerçek başarı; velinin memnuniyeti, öğrencinin gelişimi ve toplumsal katkıyla ölçülür. Abartılı reklamlar, “sınav şampiyonu” afişleri ya da gösterişli videolar yerine; samimi veli röportajları, öğretmen görüşleri ve şeffaf başarı hikâyeleri daha etkili ve kalıcı iz bırakır. Unutmayalım, veliler artık “gösteri” değil, “güven” arıyor.

3. Veli ile Temas: Kalıcı İlişkiler Kısa Vadeli Kampanyalardan Üstündür

Kampanya, indirim, promosyon elbette ticari araçlardır. Ancak bir okulun en büyük reklamı memnun velisidir. Bu sebeple; erken kayıt süreci boyunca her okulun mutlaka birebir veli görüşmeleri yapması, okulun pedagojik ve ahlaki yaklaşımını paylaşması gerekir. Bu noktada okul müdürlerinin, rehber öğretmenlerin ve akademik kadronun veliyle birebir teması çok değerlidir. Bu temaslar, yalnızca ikna için değil, aynı zamanda değer aktarımı ve kültür paylaşımı için bir fırsattır.

4. Personel ile İletişim: Öğretmen de Sürecin Parçasıdır

Erken kayıt süreci yalnızca idarecilerin değil; öğretmenlerin de sahiplenmesi gereken bir dönemdir. Öğretmene sürecin ekonomik ve pedagojik yönü doğru anlatılmalı, öğretmen kendini sürecin dışında hissetmemelidir. Çünkü veliyle birebir iletişimde en büyük rolü öğretmen oynar. Aidiyet duygusu yüksek bir kadro, veliye de güven verir.

5. Ahlaki Duruşunuzu Unutmayın: Eğitimde Bereket, Helâl Kazançla Olur

Unutmamamız gereken en temel ilke şudur: Eğitim sektörü bir “pazar” değil, bir “emanet alanıdır.”
Her öğrenci bir emanettir. Her veli bir duadır. Ve her alınan ücret, hakkıyla verilmiş bir emeğin karşılığı olmalıdır.
Bu yüzden kayıt süreçlerinde yapılan her yönlendirme, her kampanya ve her karar; kul hakkı ve mesuliyet bilinciyle alınmalıdır. Bu duruş, kısa vadeli değil, sonsuz kazançların vesilesidir.

Erken kayıt süreci sadece öğrenciyi okula almak değil; aileyi bir eğitim iklimine dahil etmek demektir. Bunu ticari bir fırsat değil, bir hizmet misyonu olarak gören okullar, sadece kayıt değil, hayır duaları da kazanır.

Tüm özel okullarımıza bu süreçte bereketli, ahlaklı ve uzun vadeli kazanımlar diliyorum.

Unutmayın:
Kazanan okul, kontenjanı dolan değil; gönülleri dolan okuldur.

Ali Dayıoğlu
Özkurbir Başkan Yardımcısı
Eğitim Yöneticisi