Haziran ayıyla birlikte sıcaklar arttı, Temmuza geldik, çocuklarda tatlı bir tatil telaşı başladı. Gerçi e-okul karne heyecanını biraz azalttı ama yine de öğrencilerimiz okulun son gününden itibaren bekledikleri yaz tatiline kavuştu.

Çocukların bu heyecanına anne babaların endişesi eşlik ediyor. Özellikle okul dönemi boyunca gündüz saatlerinde belli bir düzene alışmış olan anneler yazın ne yapacaklarını düşünüyorlar. Uzmanlar sürekli çocuklarınızla “kaliteli” vakit geçirin diye tavsiyelerde bulunuyorlar ama kaliteli vakitten ne kastedildiği de biraz yanlış anlaşılıyor.

Aslında yaz tatilinin bizlere sunduğu en büyük fırsat ailecek birlikte vakit geçirebilmektir. Bu kıymetli vakti illa ki beş yıldızlı bir tatil yerinde geçirmek durumunda değilsiniz.

Çünkü çocuklarınızın dünyasındaki en parlak yıldız sizsiniz.

Evdeki koltukta sohbet ederek geçirilen bir saat, çocuğunuz için dünyanın en güzel tatil beldesinde konuşmadan geçen bir saatten daha güzel olabilir. Sahip olduğunuz maddi imkânlar belki hayatta birçok işe yarayabilir ama çocuğunuzun size duyduğu sevginin miktarını artıramaz.

Hindistan’da bir anne- çocuk görmüştüm. Cadde kenarında güneşten korunmak için kurdukları bir tentenin altında oturuyorlardı. Önce anlayamadım ama sonra etrafa yayılmış kap kacağı ve yer yatağını görünce aslında orada yaşadıklarını anladım. Sokakta yaşayan bu anne-çocuk, onca sefaletin arasında öyle tatlı bir sohbete dalmışlardı ki, o anda dünyanın belki de en mutlu çocuğu oydu.

Dünyanın en müreffeh ülkelerinde birçok anne-çocuk gördüm daha sonra ama, Hindistanlı o minik çocuğun gözlerindeki ışığı ve mutluluğu, konforlu ülkenin çoktan seçenekli imkanlı ailelerinde hiç göremedim.

Yani kaliteli vakit geçirmekten maksat aslında birlikte bir şey yaparak vakit geçirmektir. Çocuğunuzla yakınlaşın, tavsiyesinde kast edilen fiziksel yakınlık da değildir. Yan yana oturarak televizyon seyrederek veya akıllı cihazlarla odada köşe ve mevki işgal ederek çocuğunuzla yakınlaşamazsınız.

Bu yüzden yaz tatilinde pahalı planlar yapmak yerine, çocuğunuzu dinleyebileceğiniz, onun dünyasına dokunabileceğiniz vakitler/süreçler planlayın.

Bu arada başka önemli bir husus daha var. Son zamanlarda yaşanan en büyük problemlerden bir tanesi de şu… Birçok anne baba çocuklarının canlarının sıkılmasına izin vermiyor. Çocukların canı sıkılmasın diye boş kalan her zaman dilimine bir etkinlik yerleştirme çabası var.

Bilhassa büyük şehirlerde orta ve üzeri gelirli ailelerin çoğundaki rutin; hafta sonu mutlaka dışarı çıkılıyor, bir alış veriş merkezine gidiliyor. Jetonlu oyuncaklarda geçirilen vakitler maalesef çocukların geleceğinde çok olumlu izler bırakmıyor.

Çocukların canı sıkılmasın elbette. Ama her can sıkıntısında bir etkinliğin içine sokulan, dışarı çıkarılan çocuklar psikolojik anlamda olumsuz etkileniyorlar.

Elin Amerikalısı bilhassa yaz aylarında, çocuğum sorumluluk yetkinliğini kazansın, iletişim gücünü elde etsin, empati yapma becerisini kazansın diye bir yerlerde garsonluk ve benzeri işlere çocuklarını veriyorlar. Çok önemli bir tercih çocuğun gelişimi için. Bu hususu bütün anne babalar mutlaka düşünüp bir şekilde çocukların menfaati için harekete geçmeli.

Çocuklar hazır yaz aylarında fırsat bu fırsat bilhassa ev işlerinde bazı sorumluluk ve işlere ortak edilmelidir. Bunun çocuğun sadece iletişim ve karakter kazanımına değil matematik ve fen derslerine de çok ciddi katkılar yaptığı araştırmalar sonunda tescillenmiştir.

Aile hayatına dahil edilen çocuk üç önemli hususiyet kazanır: 1- Estetik ve düzen anlayışı kazanır. 2-Disiplin kazanır. 3-Emeğe saygıyı kazanır. Ve bu kazanımlar çok mühim hususlardır.

Ayrıca, özel-resmî kurum ve kuruluşların, ki çoğu da ücretsiz yaz kurs ve kampları bulunmaz fırsatlar…

Doyumsuz yetişkinlerle dolu bir dünya istemiyorsak, çocukların canlarının sıkılmasına izin vermek şart galiba…
Ne dersiniz?!

Ve fırsat bu fırsat, çünkü;
“Kitap okumak; en ucuz seyahat etme şeklidir!..”

Bol kazanımlı, iletişim ve okuma alışkanlığı gelişmiş bireylere sahip olduğumuz bir yaz tatili diliyorum.

Hami Koç
Eğitim Yöneticisi-Sosyolog