Bilinen En Eski Türk Şarkısı: Mâhur Kâr-Bir Müzisyenin Not Defterinden Çıkan 500 Yıllık Şarkı 27 Ekim 2025, 08:47
Bir zamanlar, İstanbul’un taş sokaklarında yankılanan bir ezgi… Bir musikişinasın el yazısıyla kayda geçen birkaç satır nota… Ve o notalarla birlikte, beş asrı aşan bir sessizliğin içinden bugüne uzanan bir ses: Mahur Kâr. Türk musikisinin bilinen en eski bestelerinden biri olarak kabul edilen bu eser, sadece bir melodinin değil; bir medeniyetin, bir duygunun, bir estetik anlayışının izlerini taşır.
Bugün “Mahur Kâr”ı dinlediğinizde, aslında sadece bir müzik eserine değil, Osmanlı’nın erken dönemlerinde şekillenmiş bir müzik kültürünün derin köklerine tanıklık edersiniz. Çünkü bu eser, bir “şarkı” olmanın ötesinde, musikinin yazıya geçirilmesi, aktarılması ve korunması bakımından da eşsiz bir tarihî belge niteliği taşır.
Bir Müzisyenin Not Defteri
“Mahur Kâr”ın gün yüzüne çıkışı, modern müzikolojinin en heyecan verici keşiflerinden biridir. Eserin bulunduğu mecmua, bir Osmanlı müzisyenin kişisel not defteri niteliğindedir. Bu tür mecmualar, dönemin sanat çevrelerinde not alınan eserlerin, meşk zincirinin ve musikî zevkinin bir aynası gibidir.
O dönemde henüz matbu nota basımı ya da sistemli arşivcilik yoktu. Müzik, meşk yöntemiyle yani “usta-çırak” aktarımıyla yaşardı. Fakat bazı müzisyenler —tıpkı günümüzün bir araştırmacısı gibi— duydukları eserleri, yeni makam denemelerini ya da besteleri kendi defterlerine kaydederlerdi. İşte “Mahur Kâr” da bu tür bir defterin içinde, sade ama özenli bir yazıyla yer almıştır.
Bu defterin yaklaşık 16. yüzyılın ilk yarısına ait olduğu düşünülmekte; dolayısıyla, eserin bestelenmesinin Kanuni Sultan Süleyman dönemine kadar uzanabileceği kabul edilmektedir. Kısaca bu dönem, Osmanlı kültür ve sanatının zirveye ulaştığı, musikinin de saraydan tekkeye, tekkeden halka yayıldığı bir çağdır.
Mahur Makamının Cazibesi
Eserin makamı olan Mahur, adeta bir sevinç ve ferahlık timsalidir. Türk musikisinde Mahur, “neş’e ve zarafet makamı” olarak tanımlanır. Klasik musiki repertuvarında Mahur makamı, hem yapısal hem de duygusal olarak “aydınlık” bir renk taşır. Batı müziğindeki majör tınıya benzer bir karakteri vardır ama Türk musikisinin kendine özgü seyir ve karar anlayışıyla çok daha incelikli bir yapıdadır.
Mahur Kâr, bu makamın erken dönem örneklerinden biri olarak, melodik kuruluşunda hem saf bir sadelik hem de dikkat çekici bir olgunluk barındırır. Besteci kimliği tam olarak bilinmese de, eserin melodik yapısı dönemin “saray meşk geleneği”ni de çağrıştırır. Bu da eserin yalnızca bir halk melodisi değil, aynı zamanda eğitimli bir müzisyen elinden çıkmış olabileceğini düşündürür.
Kâr Formu ve Musiki Zihniyeti
Eserin formu olan Kâr, klasik Türk musikisinin en eski ve en kapsamlı formlarından biridir. Kâr, genellikle büyük bestekârların gücünü gösterdiği bir türdür. Sözlüdür, fakat söz kadar melodinin de anlam taşıdığı bir düzendedir. Bu tür eserlerde melodik yapı, adeta bir “musiki mimarisi” gibi katmanlı biçimde örülür.
Kâr formunun özelliği, dinleyiciyi bir yolculuğa çıkarmasıdır: Her bölümde makamın farklı bir yönü, farklı bir duygusu keşfedilir. Bu bakımdan Mahur Kâr, sadece bir şarkı değil, bir müzik anlayışının erken manifestosudur. Türk musikisinde “şarkı formu”ndan önce gelen bu tür eserler, zamanla klasik repertuvarın omurgasını da oluşturmuşlardır.
500 Yılın Ardından Gelen Ses
“Mahur Kâr”ın yeniden keşfi, müzik tarihçileri için bir dönüm noktası olmuştur. Zira bu eser, sadece bir melodinin değil, Osmanlı musikisinin erken dönemine ait estetik bir dilin bugüne ulaşmış kanıtıdır. Notaların kâğıt üzerindeki varlığı, o dönemde müziğin yalnızca kulaktan kulağa değil, bilinçli bir yazılı kültür içinde de yaşatıldığını gösterir.
Bugün bu eser modern nota sistemine aktarılmış, ses kayıtlarıyla icra edilmiştir. Her icrada, geçmişle bugün arasında görünmez bir köprü kurulur. Çünkü bir melodiyi yeniden yaşatmak, sadece geçmişi hatırlamak değil; onu bugünün duyarlılığıyla yeniden üretmek anlamına gelir.
Bir müzisyenin asırlar önce titizlikle yazdığı birkaç satır nota, bugün bir ulusun kültürel hafızasına ses olmaktadır. Belki de musikinin büyüsü tam da burada gizlidir: Zamanı aşarak, duyguyu ve düşünceyi birleştirme kudretinde.
Bir Kültürün Hafızası Olarak Musiki
Türk musikisi tarihi, çoğu zaman yalnızca bestekâr isimleri ya da repertuvar üzerinden okunur. Oysa “Mahur Kâr” gibi eserler, bu tarihin yalnızca sanatsal değil, kültürel ve sosyolojik bir boyutu olduğunu da gösterir. Çünkü bir toplumun müzik dili, aynı zamanda onun dünyaya bakışının, estetik tercihinin ve kimliğinin yansımasıdır.
- yüzyılda bir müzisyenin not defterine yazdığı bu eser, o dönemin ruhunu bugüne taşır: İnsanı merkeze alan, güzeli arayan, sesiyle bir anlam inşa eden bir anlayışı… Bu yönüyle “Mahur Kâr”, sadece “bilinen en eski Türk şarkısı” değil, aynı zamanda bir medeniyetin sesli hafızasıdır.
Son Söz
Bir melodinin üzerinden beş yüz yıl geçer de hâlâ yüreğe dokunur mu?
Evet, eğer o melodi “Mahur Kâr” ise… Çünkü o sadece bir şarkı değil, bir varoluş biçimidir. Osmanlı’nın ince ruhunu, Türk musikisinin zarafetini, insanın iç âlemindeki sükûnu temsil eder.
Bugün bu eseri dinlerken, kulağımıza sadece eski bir tını değil, tarih boyunca süzülüp gelen bir kültürel bilinç fısıldar: “Musiki, sesle yazılan bir tarihtir.”
Doç. Dr. Erdal KILIÇ - İMÜ Öğretim Üyesi
DIĞER HABERLER
-
Bilinen En Eski Türk Şarkısı: Mâhur Kâr-Bir Müzisyenin Not Defterinden Çıkan 500 Yıllık Şarkı
27 Ekim 2025, 08:47 -
Ulusal Bayram ve Genel Tatil Günlerine Denk Gelen Haftalarda Fazla Mesai Hesabı
26 Ekim 2025, 17:59 -
ÖZKURBİR Başkan Yardımcısı Dayıoğlu’ndan Gebze’ye Üçüncü ROTA Otel
26 Ekim 2025, 09:10 -
Vicdanın Müfredatı ve Eğitimin Ahlak Kodları? ya da Uçurumun Kenarındaki Çam Ağacı
26 Ekim 2025, 07:54 -
Bahtiyar Koleji Ziyareti
25 Ekim 2025, 08:16 -
Kültürel Kodlarla Çelişen Resmi İdeoloji Sendromu-Öze Dönüş Zamanı
25 Ekim 2025, 07:47 -
TOBB Eğitim Meclisi Toplantısı
23 Ekim 2025, 14:50 -
Özel Öğretim Kurumları Genel Müdürü Fethullah Güner Ziyareti
23 Ekim 2025, 12:59 -
Milli Eğitim Bakanı Prof. Dr. Yusuf Tekin'e Ziyaret
23 Ekim 2025, 12:46 -
Okul Çeyizi
23 Ekim 2025, 11:40

