Baba biliyor musun benim öğretmenim tam bir …..! 05 Aralık 2025, 06:58
Kıymetli dostlar görüyorsunuz ki başlık olarak yazmaktan bile ar ettim. Yıllar önce bir tramvayda yolculuk ederken ilkokul öğrencisi şirin küçük bir kız çocuğunun babasına dönüp baba biliyor musun benim öğretmenim bir sal*k dediğini duyduğumda küçük çaplı bir şok yaşamıştım. Küçücük bir çocuk, aşağılayarak nasıl böyle bir şey söylerdi öğretmeni hakkında. Kulaklarıma inanmak istememiştim.
Fakat sonrasında beni daha da üzen bir diğer şey babasının buna sadece gülerek tepki verip güzel yavrusunun başını okşamasıydı. O çocuk şimdilerde yetişkin bir genç kız olmuştur. Ancak eğer bu davranışlarına annesi de, babası gibi yaklaştıysa. Aa kızım çok ayıp hiç kimse hakkında böyle konuşmamalısın. Üstelik öğretmenin hakkında hiç konuşamazsın. O senin öğretmenin, büyüğün, sabırla anne ve baban gibi sana yol gösterenin. Lütfen bir daha böyle kötü sözler ve düşünceler barındırma yüreğinde gibi tembihlerde bulunmadıysa!
Müneccim değilim ama muhtemelen şimdilerde ya ailece kapı kapı psikolog peşinde koşturuyorlardır. Ya da vuracak diz arıyorlardır. O yaşta öğretmenine hakaret eden bir çocuk desteklenir gibi başı okşanırsa sevmeyi bilmeyen, boş özgüven sahibi, şımarık ve hadsiz bir kimliğe sürüklenir. Dahası bu söylemleri zamanla ailesine de döner, ailesini de küçümser, onlara da hakaretler eder. Küçücük bir yanlışta ne fırtınalar kopardınız hocam demeyin sakın. Maalesef bunun gibi nice yanlışı küçük sayan, vaktiyle önemsemeyen bir çok velinin şimdilerde ah vah ettiklerine şahitlik etmenin de hüznünü yaşıyorum. Yıllar önce önerilerimize, yapıcı eleştirilerimize kulak tıkayanların şimdilerde pişmanlıklarına şahitlik ediyoruz.
Sevgili dostlar bir dönem bu toplumun çocukları hakikaten bir kısım yanlış eğitimcilerin elinde harap da oldular. Öğrencilere hakaret eden, döven ve türlü türlü yanlışlar yapan söz de öğretmenler olmadı değil. Ancak onların yetiştirdiği öğrencileriz diye onlar gibi mi davranmalıyız yoksa aksine onların tersine daha bilinçli mi davranmalıyız. Kaldı ki sonradan öğrendik ki öğretmen olarak dersimize giren bizlere o yanlışları yapanların çoğu bırakın öğretmenlik mesleği mezunu olmalarını bir çoğu lise mezunu pedagojiden habersiz zoraki öğretmenlermiş.
Öyle olmasa bile yanlışı yanlışla kapatamaya devam edemeyiz.
Geçmişte yaşanan yanlışların referansı ile günümüz öğretmenlerini bir tutan kimselerden olamayız. Kendimize çeki düzen vermeliyiz.
Çocukken bu zorbalıkların bazısına maruz kalmış biri olarak da söylüyorum bunu. Henüz berbere gitme iradesi kendi elinde olmayan sekiz veya dokuz yaşlarında bir çocuk olarak. Tüm okulun önünde saçların uzamış neden kesmeden geldin okula denilerek, saçının önü makas ile çirkince kesilmiş onca çocuktan biri olarak söylüyorum. Ben o zaman bile öğretmenlerimden nefret etmedim. Veya saygısızlık etmedim edemedim. Saçımı kesme iradesi ailemde olmasına rağmen sanki kabahatli benmişim gibi aileme karşı da mahcubiyet hissettim. Dahası kendi yaş grubumda okulun en çalışkan öğrencilerinden biri olmama rağmen başarım sayesinde hiç bir zorbalıktan muaf tutulmadım. Evet günümüzün bazı velileri özellikle benim yaşadığım veya şahit olduğum şeylere ya şahitlik ettiler ya da mağdurun direk kendisi oldular. Ancak yanlış yanlışla onarılmaz. Güneş balçıkla sıvanmaz misali eğitimin önemi, değeri yanlış kimselerin hataları ile değersizleşmez.
Öğretmen ile veli arasında saygı bağı olmadan olmaz. Nasıl ki anne babalara birbirlerini veya aile büyüklerini çocuklarının yanında eleştirmemeleri gerektiğini tavsiye ediyorsak. Öğretmenleri ve okulları hakkında da çocukların önünde dedikodu yapmamaları gerektiğini söylemeliyiz. Asosyal internet tabanlı hesaplarda dedikodu yaparak sevgi kazanılmaz. Özellikle de konuşma grupları kurup oralarda herkesin kendileri gibi düşünmesini isteyen insanların alkışlayıcısı gibi davranarak olmaz. O gruplar ki, birbirlerini tanımayan, tanıma ihtimali olmayacak olan bir çok farklı karakteri barındırıyor içerisinde. İki kez öğretmeni övünce üçüncü de hayırdır senin çocuğuna daha az mı ödev veriyor diyerek veliler arasında bir zorbalığa dönen o gruplarda yargılamalarla olmaz.
Elbette sütten çıkmış ak kaşık gibi tüm meslektaşlarım kusursuz olmayabilir ancak varsa bir kusur bunu biz büyüklerin dünyasında konuşarak, direk muhatabıyla veya amirler yoluyla çözüme kavuşturmalıyız. Öğrencilerle veya veli gruplarıyla değil.
Size bir harf öğretene kırk yıl köle olmayacaksınız belli ama saygı duymazsanız zamanla kötü davranışların kölesi olabilirsiniz bizden uyarması!!!
Düşünceyle kalın..
RIDVAN AKLAN - EĞİTİMCİ YAZAR
DIĞER HABERLER
-
Tesettür Aksesuar mıdır?
05 Aralık 2025, 07:27 -
Eğitimin Stratejik Gücü: Özel Okullar
05 Aralık 2025, 07:15 -
Baba biliyor musun benim öğretmenim tam bir …..!
05 Aralık 2025, 06:58 -
YILBAŞI ve NOELe DAİR
04 Aralık 2025, 07:43 -
Diyaloğun Gizli Notası: Papa XIV. Leo’ya Sunulan İlahi, Sert Güç ve Manevi Güç Arasında Yeni Bir Stratejik Denge Arayışı
04 Aralık 2025, 07:40 -
Ara Tatiller Neden Devam Etmeli?
04 Aralık 2025, 07:39 -
ÖZEL ÖĞRETİM KURUMLARININ BURSLULUK SINAVLARINDA DİKKAT ETMESİ GEREKEN HUSUSLAR
01 Aralık 2025, 22:22 -
YÖNETİM KURULU TOPLANTISI KARAMAN'DA GERÇEKLEŞTİ
01 Aralık 2025, 21:37 -
KARAMAN BÖLGE ÖZEL OKULLAR BULUŞMASI
01 Aralık 2025, 21:35 -
KONYA ÖZEL OKULLAR TOPLANTISINA KATILIM
01 Aralık 2025, 21:26

